30 Haziran 2013 Pazar

Sahipsiz mektup


Çok uzun zaman olsaydı
Aradan geçen yıllar mesela
Ve ben yinede unutmasaydım seni
Canımın yanmasına aldırmasaydım

Okuduğumuz bütün kitaplar
Senin bana okudukların
Benim sana yazdıklarım
Unutsaydık hepsini
Bilmeden yılların geçtiğini
Özlemle uysansaydık bu sabaha da
Delice özleseydik

Uzun mektuplar yazsaydık birbirimize
Durmadan ne geçiyorsa aklımızdan
Sonra sokağa çıksaydık ve yahut direk postaneye
Karar değiştirmeseydik yolda
Adımız gibi bildiğimiz adreslerimizi
Hatırlamıyor gibi yapmasaydık

Posta pulu tek ihtiyaçmış gibi baksaydık
Cebimizde kalmış üç beş bozukluğu geleceğimize, herşeyimize yatırsaydık
Aynı anda geçmezdi mutlaka mektuplar elimize
Ama bu seferlik geçseydi keşke

Ve aynı gecede yalnız kalsaydık seninle
Bütün şehirler, kötüler uyurken
Tekrar okusaydık mektupları, aklımıza kazısaydık
Yazmak isteyip yazamadıklarımızı bile anlasaydık

İkimizde sessizdik her zaman, bu gece öyle olmasaydık
Ne var ne yok anlatsaydık
Önce geceye
Sonra kâğıtlara yazsaydık
Bu karşılıklı bir mektuplaşma ve muhakkak ki bir cevabı olmalıydı..



28 Haziran 2013 Cuma

Nazımdan


Yemin ediyorum ölmedim
Sadece unutuyorum
Ne kadar yaşadım bilmiyorum
Bir çocuktan farksızım artık
Ama ben öğrenemiyorum

Bir katil de olmuş olabilirim
En azılısından
İdam yürürlükte değil Allahtan
Hapishaneleri de pek sevmem
Yatmadım ama iyi bilirim
Çok okudum Nazımdan

Sen en iyisi beni ele ver
Mutlu sonla biteceği yok bu aşkın
Unutmak her zaman zor biliyorum
Ama en azından birimiz kalsın mavi gökyüzüne

Başladım yine umutsuz bir mektup yazıyormuşum gibi
Kimsin bari öğrensem ölmeden önce
Kaybolup gitmekse eğer istediğin bir sır gibi
Bekletme kapıda ecelimi
Al içeri.

26 Haziran 2013 Çarşamba

"cesaret"


Henüz ölmemiş olduğumuz için dua etmemizi bekliyorsanız yanılıyorsunuz madam
Biz ölü doğmuş insanlar sayılırız otuzumuzda koyulmuş adımız

Bir sigara için adam öldürecek insanlar değiliz biz madam
Ama bir kadın için gerekiyorsa kendimize kıymışlığımız vardır

Biz rüya görmeyiz madam kazara uyuyup kalan insanlarız
Uyku hapları bizim için bir anlam ifade etmez yada bir yerde cesaretimizi kıramaz sonu mutlu masalların kahramanları

madam*



gülüyorsunuz madam
ama aşık olduğunuz zamanki gibi değil
ağlamaklı bir gülmek bu
biri gelse dokunsa gözyaşlarınıza
durmayacak sanki bir daha

susuyorsunuz madam
ama anlatacak bir şeyiniz olmadığından değil
anlatacak ne kadar çok şey olduğunun farkındasınız
ve bu zorluğu ilk kez tatmaktasınız

yüzünüz solgun madam
ama hastalıktan kansızlıktan değil
söylediğiniz yalanlar bünyenize dokunmuş
son insanlığınızın sizden kaptığı bir iltihap bu
henüz ölmemiş olduğunuzun göstergesi

elinizde bir sürü pulsuz mektup var madam
size gelen mektuplar sizin yazdıklarınız
bir çok aşkın hatıra defteri onlar

aklınızda telefon numaraları var madam
çoktan unutmuş olmanız gereken
oysa siz hala sessiz bir telefonun başındasınız
çalmasını ve sizi yeniden hayata bağlamasını bekliyorsunuz
hayatınızın en büyük hatası olduğunu bilerek

kitaplığınız aşk romanlarıyla dolu madam
onlardan öğrendiklerinizle bir şeyler yaşamaya çalıştığınız günler hala aklınızda
ve artık biliyorsunuz
öğrenmek için tek yolun yaşamak olduğunu

hava durumu madam
sizi hiç ilgilendirmiyor uzun zamandır
açan papatyalar,
baharın kokusu,
kaybetme korkusu hiç ilgilendirmediği gibi

uzun zamandır masal dinlemediniz madam
bir çok şeyi yapmadığınız gibi
mutlu yada mutsuz değilsiniz
kimseye veya bir yere ait hissetmiyorsunuz kendinizi
bu bir iyilik değil kendinize
bir kötülük sayılamayacağı gibi

noktasını koydunuz bütün cümlelerin sonuna iki nokta daha koyuyorsunuz madam
biten şeylerin aslında sadece gölgeye çekildiği gerçeğini öğrendiğiniz günden beri
kötü alışkanlıkları olan bir insan olsaydınız şimdi bırakmanın tam sırasıydı her şeyi
siz şanslısınız her şeye bir son vermeden önce
kötü alışkanlıklar edinme hakkınızı kullanarabilirsiniz
ve ben sizi asla reddetmem

o güzel sesinizden öpüyorum madam
müsadenizi gerektirmediğinden
yoksa aklımdan çıktığı yok gözlerinizin

24 Haziran 2013 Pazartesi

Aşk mı kafiye mi?


Gece üç
Yalnızlık ağır yük
Perdeyi açsam kocaman dünya karşımda
Kapatsam dört duvar
İnsan bazen birşeyler arar
Ne bulacağını, bulursa ne olacağını bilmeden
Aramaktan yoruldum ben, daha birşey bulmadan

Aşık olmuş olabileceğim ihtimalinide görmezden gelmiyorum
Ama inanmak istemiyorum
Ve yine şiirlerimin sonunu getiremiyorum, korkuyorum
Çünkü ben ne zaman yazamasam kendimi aşık olmuş buluyorum

Ama hala umut doluyum
Dolunay tepemde, perdem açık
Kocaman dünyayı tercih ettim dört duvara
Aslında açmazdım
Odanın duvarları sarı renkte olmasa

Işığı kapatsam mı diyorum
Karanlıkta yazamıyorum
Bir mum yaksam diyorum
Daktiloda gerekli o zaman deyip vazgeçiyorum
Gözlerim görmese diyorum yakını
Merak eder olur muyum hala uzakları

Bu gecede ölmesem diyorum
Ne kaldı geriye
Kaç gün yada kaç gece
Bilmiyorum
İnsan öleceği günü bilmez mi?
Bilmiyorum
Ben galiba aşık oluyorum
Kafiye olsun diye söylemiyorum
Gerçekten oluyorum

Bu saatte yoksa niye dolunaya hayret edip şiir yazmaya kalkayım ki
Bir kitap okumak ve dünyadan uzaklaşmak varken
Yada bir deliksiz uyku ve saçma sapan rüyaların içerisinde olmak varken
Saçmalamak suç olsaydı zaten
Ben çoktan idam edilirdim..

20 Haziran 2013 Perşembe

cehennemde yer var mıdır aşka?


Acaba yanlışlıkla mı girdim hayatına?
Bir yerde kaderin oyununu mu bozduk acaba?
Ne bu hayatın bize karşı öfkesi?
Mutluluk, biz olduk diye mi iki dağ ötesi?

Acaba hata mı ettik birbirimizi bulmakla?
İsmimiz kazınmış olabilir mi bir yasak aşka?
Razı olur muydu hayat biz dönsek en başına?
Aradığımız mutluluk çıkar mıydı bir yerde karşımıza?

Cehennem de cennet değil mi sen olsan yanımda?
Ama gönlüm razı gelir mi senin de yanmana?
Sen ne kadar desende etme günahımı alma?
Ateş senden gelsin değmez ki canıma

Tanrı sorsa bizi alıp karşısına
Cehennemde yer var mıdır aşka?
Kızmasa hiç suskunluğumuza
Aşkın büyüklüğüne sığınmamıza
Tek söz etmeden kapıyı kapatsa
Ayrılığın acı tadı kalsa dudaklarımızda..

kalp nakli


Bugün organ nakli olmuş bir insan mutluluğu var üzerimde
Bu öyle havadan bir organ değil
Havadan bir mutluluk olmadığı gibi
Kalp nakli olmuş bir hastayım bugün
Hayatı yeniden yaşamaya karar vermiş
O küçük boş öfkeleri gülüp geçmiş


Bugün aşık olmak için henüz erken
Daha ben bile yabancıyım kalbime
Ne olur gülme öyle
Ve bana mutluluktan bahsetme
Görmüyor musun? Aşık ediyorsun kendine
Üstelik aşık olmayıda bilmiyorum ben
Birazdan kalkıp gideceğini ve hayatımda bir daha seni görmeyeceğimi biliyorum sadece

Ama ne olur gitme
Hiç bilmesemde aşık oluyorum sana
En azından yokluğunun korkusu karışıyor kanıma

Biraz bana doğru yaklaş
Zaman bugün sessiz bir salıncak
Asılı kaldı havada
Sen bahset yinede mutluluktan
Dinliyorum kalp kulağıyla
Hiç aldırma zamana
Benim saçma sapan mutluluğuma

Gitmeyeceksin değil mi?
Diyorum ya, aşık oluyorum sana

Ne kadar sessizlikten sonra
Bir yabancıdan daha tanıdık olurum sana

Anlattıklarımızı unutmaya başlayacak kadar çok konuştuğumuz da
Ben senin için yazdığım (çalıştığım demeli) onuncu şiiride ikinci kez okumadan bıraktığımda hayat boşluğuna
Ve sen bütün kelimeleri tüketip gözlerime sadece gülerek baktığında
Boğulmam belki bu aşkın karasularında
Ama o zaman gerçekten bir kalp nakli gerekebilir bana..








18 Haziran 2013 Salı

bugün herkes kaybettiklerini ansın


Bugün herkes kaybettiklerini ansın
Kalbinde küçük bir ateş yaksın
Otursun yanına anılarla birlikte ısınsın
Bütün anlatmak istediklerini anlatsın
Onlara yazılmış bütün şiirleri okusun bir bir
Sonra bir bir yaksın
Bugün anılarla ısınsın

Bir bir kalksın herkes
Yeri dolduğuna üzülmeden
Ağlamadan, arkasına dönmeden
Gözyaşlarına dayanıksız kalbim
Yeniden geri çağırabilirim
Ama artık yoksun
Artık gitmelisin

Sona kalacak mutlaka bir anı, bir kişi
O bedel olacak hepsine
Ne kadar üzülmüşüm diyeceksin boş şeylere
Ama anlayacaksın sebebini hepsinin
Hepsi bu yaşanmaz acıyı unutturmak için

Bu son anıya yazılan şiirleri bitiremeyeceksin vedalaşamayacaksın haliyle
Ve gittikçe azalan ateş, hafifleyen uykun
Bu hesaplaşmaya bir son verecek
Uyandığında aklında kalanlar hayatını yerle bir edecek


biz olmadan ölmek bize hiç yakışmaz


Şimdi bana hiç bilmediğim şeylerden bahset
ve benim istediğim kadar inandır
Ben senin istediğin kadar aşık olayım
Sen istediğin kadar

Öyle bağlanalım ki birbirimize
Bizden başka kimseye ihtiyacımız olmadığı fikrine
Onlarca kötülüğüne şahit olduğumuz dünyanın bile
Bizim için var olduğuna inandığımız gibi

Aşkın temel taşı adressiz mektupların bile değer bulamadığı bu günlerde
Biz bütün postacılara hak ettikleri değeri verelim
Yıllarca aşkın en büyük emekçisi oldu onlar
Ve sen bir postacının yollarını gözlemeyeceksin hiç
Bu yüzden aşkın gerçek değerini bilmeyeceksin belkide
benim de bilmediğim gibi

Ama hiç birşey değiştirmiyor aşkın var olduğu gerçeğini
Hak ettiği değeri bulamamak yok olduğu anlamına gelmediği gibi
Benim söylememem seni sevdiğim  gerçeğini değiştirmediği gibi
Bazı gerçeklere ispat gerekmediği gibi

Var aşk, varsın sen, varız biz hiç olmadığımız kadar
Aşka doymadığımız kadar
Hazırız bu kez hiç yanmadığımız kadar
Bu yolun bir sonu varsa eğer sen olmadan yürümek neye yarar
Ve biliyorum biz olmadan ölmek bize hiç yakışmaz..

16 Haziran 2013 Pazar

ama ağlamadım bu sefer?



Ölüm bir hediye olacak sizin için dedi ama ölmedik
en garip hediyeydi biz ona bile layık değildik...

Ama ağlamadım bu sefer
Bilsemde bir şeyim kalmadığını geriye
Önce sığındım kitaplara her biri biraz daha üzdü beni
Çocuk kitapları okumalıydım belkide birşey vardı elbette mutlu son diye

Ama ağlamadım bu sefer
Sadece bir kaç söze ihtiyaç duydum
Fazlası için yorgundum
Yenilmek yorar mı bilmem ama yorulmuştum
Kime üzüldüm onu bile unutmuştum
Dünya değil bir boşluk ben içinde kaybolmuştum

Ama ağlamadım bu sefer
Belli ediyordu zaten halim
Herşey biterdi öyle öğrenmiştim
Ama böyle acı vereceğini kimseden dinlememiştim
Hiç ağlamamak için direnmemiştim
Ben daha önce kendime yenilmemiştim

Ama ağlamadım bu sefer
Unuttum bütün okuduğum kitapları kahramanları
Öldüren kimdi, kimdi iyi kötü, aşk neydi
Mektuplar kimin içindi, unutmak acı verirmiydi
Şimdi en baştan sevmem lazım seni
Belki heidi belki kül kedisi henüz ölmemişlerse hani
Beklerler seni


15 Haziran 2013 Cumartesi

tadına varsak yaşamanın ağır ağır


Kolaydı aslında herşey hayatta
Mutluluğu aramayı bıraksak
Her anı mutlu geçirmek telaşında olmasak
Tadına varsak yaşamanın ağır ağır

Özlemesek mesela giden kimseyi
Çöp kovasına doldurabilsek üzüntülerimizi
O görünmez sanılan hayal kırıklıkları
Bölmese uykularımızı
Tadına varsak yaşamanın ağır ağır

Geçmiş üzüntüsü gelecek telaşı olmasa
Sorular sorsak çocukça merakla
Israrla ısrarla cevap alamasakta
Ağlamakta fayda olmadığını anlasakta
Yine de her güne yaşlı gözlerle uysansak
Tadına varsak yaşamanın ağır ağır

Bozuk paralara ihtiyacın olmadığı
Piyonların kolay harcanmadığı
Aşkın öyle kolay sanılmadığı
Bir yer yok anlasak
Yine de her gece aynı hayallerle uykuya dalsak
Tadına varsak yaşamanın ağır ağır

Yaz kadar sevebilsek kışıda
İyiyide kötüyüde kucaklasak hiç çekinmeden
Birşey beklemesek ardına bakmadan gidenden
Tadına varsak yaşamanın ağır ağır






14 Haziran 2013 Cuma

deli


Deli gibi özgürüm şimdi onlar kadar yalnız
en az onlar kadar umurumda değil buda delirdin mi diye sorma bilirsin beni bir çok deliden daha deli o senin aklı başında gördüklerinden daha aklı başında bazen
yaşamak ne gerektiriyorsa onu yapıyorum ben delice aşık bazen bazen kör bazen sağır bazen dilsiz olduğum gibi değil olmam gerektiği gibi yaşıyorum biliyorum sonu yok bunun iki yüzlülük değil bu çünkü kötü değil hiçbir yüzüm zararım yok kimseye fayda bekleyenim varsa üzgünüm çünkü gelmez elimden yaşamayı bile ancak becerebiliyorum ben bakma yaptıklarıma faydam yok kimseye diyorum ya anlamam bu işlerden iyilik meleği değilim ben...

aşk?


Aşk beklemediğin bir anda gelmeli ki savunmasız çaresiz bırakmalı seni ve teslim almalı bütün kalbini
 söyleyecek ne kadar çok sözün olduğunu bilerek susmayı öğretmeli
 yaşamayı öğretmeli her günü onu sevecek son gününmüş gibi

O anki mevsim ne olursa olsun sende yaza çevirmeli
gülecek hiç birşey bulamazken haline gülmeyi öğretmeli
sepebsiz yere gülücükler dolup taşmalı yüzünde
binlerce kelebek kanatlanmalı içinde uçuyorum mutluluktan dedirtmeli

Sanki dün yokmuş gibi bütün ömrün onunmuş gibi
adımlar atmak farkında olmadan ona yaklaşıyormuş gibi
bütün kalabalığın içinde sessizliğe dalmak kulaklarında onun sesini duyarmış gibi
her fırsatta aldığın her nefeste içtiğin her yudumda şükretmek gibi

Onu hatırlamak yerine hep aklında tutmak gibi
yanacağını bilerek parmağını ateşe tutmak gibi
sırılsıklam olmuşken bile yağmura aldırmamak gibi
bütün herşeyi çözen bir ipucu bazen de herşeyi karıştıran bir düğüm gibi

Bağlandığın da bırakmamayı düşündürmeli aşk
her güne ona uyanmayı onunla uykuya dalmayı
aşk sonlardan yeni başlangıçlar yaratmayı öğretmeli
tamamen umudu kesmişken bile hayata döndürmeli
aşk bu ne desek anlatamayız derdirtmeli

Aşk akıllı işi değil diyorlar bu yüzden belki haklılar kendilerine göre
bence ask korkakların işi değil onca şeyi göze almak herşeye rağmen yanında olmak
bazen ağlayarak sarılmak bazen gülerek mutlulukla bütün duygularınla kucaklamak
o yüzden aşk herkese göre değil ama tam bize göre


sen bana hiç masal anlatma


Bana masal anlatmış olan insanların hepsi öldü bu yüzden ıskalıyorum belki de mutluluğu, belki de hepsi yanında masallarını da götürdüler gittikleri yere ve ben bu yüzden artık inanmıyorum onlara.
Benim anlattıklarım masal değil aslında, onların anlattıkları da masal değildi muhakkak, yoksa nasıl olur da inanırdım bunca zaman sorgulamadan. Hiç ağlamadım bir masalın sonunda mutlu bitmiyordu hepsi oysa. Ağlamam gerekiyordu ama ağlamıyordum. Sanki bekle diyordu içimden bir şey ihtiyacın olacak çokça gözyaşlarına boşuna harcama diyordu öyle de oldu bir damla gelmezken sel oldu
ağlamakta her zaman ilgimi çekmiştir zaten benim çünkü büyüdükçe ağlamaya duyulan saygı artıyordu bu çok önemli bir şey haline geliyordu ben bunu öğrendiğimde de ağlıyordum hep ağlayarak geçirmedim elbette çocukluğumu bende güldüm bende koştum ve çok düştüm dizlerim yara bere içinde olurdu ona da çok ağladım her şeye ağlamadım ben ağlamam gereken çok şey vardı bende ağladım...



ne zaman sevsem


Ben ne zaman sevsem önce kuşlar yere yakın uçmaya başlıyor hepsinin kanat sesini duyuyorum
geceler uzuyor sabah ezanı vaktinden çok sonra okunuyor duyuyorum

Ben ne zaman sevsem bir sersem olduğuma karar veriyorum ve yaşamakta dahil hiçbirşeyin bana göre olmadığına
her seferinde haddinden fazla önemsiyorum mesela evdeki kedimden daha çok değer veriyorum hem kedim üzülüyor bunu söyleyince hem o kadınlar anlamıyorum hiç mi razı olmazlar

Ben ne zaman sevsem bütün şairlerin en kötü şiirlerine rastlıyorum otur sen yaz bu böyle olmayacak diyorum  başlıyorum bırakmam uzun sürmüyor en kötü şairin kendim olduğuna karar veriyorum

Ben ne zaman sevsem rüya görmüyorum ve unuttuğum insanları yeniden özlüyorum
bıraksan bütün dünyayı sevebilirim aslında
ama fazla kalabalığı sevmiyorum sorunum insanlıkla değil

Ben ne zaman sevsem işte böyle tutuluyor aklım bütün konuşmalarım bir anlam ifade etsin diye uğraşırken hepsinin içini boşaltıyorum zaten ben neyin üstüne düşsem o olmaz ben neyi çok istesem o koşarak uzaklaşır benden


Ben ne zaman sevsem sigara içenlere daha bir hoşgörüyle yaklaşırım mantıklı sebepler aramak yerine hak veririm onlara benim hak vermeme ihtiyaçları varmış gibi sanki ama en azından ben bu seferde başlamadım hala yazarak kafa çekiyorum

Ben ne zaman sevsem zaten gidecek diye çok sevemem bazen gideceğini söyler yüzüme ben daha çok severim bu tutarsızlık falan değil aslında ben ne zaman sevsem karar veremem çok kaybettim bu zamana kadar artık kaybedemem


Salih Çakır...

asırlar boyu


Asırlar boyu seviyorduk
uğruna bir kalbin herşeyi feda ediyorduk
aşkı ağlamak sanıp kendimizi kandırıyorduk
konuşacak onca şey varken susuyorduk geç öğreniyorduk

Bilmeden başlıyorduk herşey gibi aşkada kolay sanıyorduk
Uzayınca geceler aramıza girer diye korkuyorduk
oysa geçen zamanla zaten uzaklaşıyorduk
hiç biz olmuyorsakta sonunda hep yarım kalıyorduk

Bazen özlüyor susuyor içimize çekiliyorduk
aslında bazen yanlışlarıda düzeltiyorduk
ama bir yerden sonra kader yazıyor biz oynuyorduk
akıllandık sanıyorken aynı hataya yeniden düşüyorduk

....Salih Çakır...

Aşkın yolu


Aklım karışık kelimeler
sanki bu bozuk düzen içimede işlemiş
her duygu kendi bağımsızlığını ilan etmiş
bir ağlar bir güler haldeyim kimsesizliğimin gölgesindeyim kırılmaktan yorulmuş kalbim
geçen zamanı beklemekteyim


Uzak çok uzak herşey öyle görülüyor ki çaresizim
sarhoşluğum boşalan kadehlerden değil
uykularım kaçıyor hiçbirşeyden değil senin adın geçmiyor artık
hiçbir şeye sebep değilsin


Güneş'in uykusu gelmiş belli ki ısıtmıyor bu günlerde
ne buluyor insanlar anlamıyorum yüzüme vurunca yanlızlığımı
bense seni unuttuğumu söylemek için bile ağzıma almıyorum adını hatırlamak istemiyorum en büyük yanlışımı


Mavi hala dünya sen gittin diye
sen seviyorsun diye silemem ki maviyide
artık en çok maviyi seviyorum belkide
aklıma getiriyor yanlış adımlarımı her seferinde
silinmiş yazılar gibi biraz sen gibi maviyi seviyorum
seviyorum işte karşılık beklemiyorum


Küçük kız çocukları vuruyor hayallerini yüzüme
sanki gitmek sonunu getirmiyor gibi herşeyin
vazgeçmek bile yetmiyormuş bazen şimdi anlıyorum zaman hatırlartınca herşeyi bir bir
birde zamansız her zaman


Aklın yolu aşktan geçmiyormuş gerçekten anlıyorum şimdi
güzel yapan buydu belkide
ama günler geçip vazgeçince yalnız gülümsetebiliyordu çocukluklar hiçbir şeyi daha ileriye götüremiyordu sonuçta bitiyordu


Mevsim geçip kaç kez değişti saymazken
aklım karışmış herşeyde biraz sen varken yoruluyor insan bazen özlemekten bile
beklemekten vazgeçerken bile üzülüyor bazen
tutmuyor hiç hesaplar aşkta olunca bol sıfırlar

Salih Çakır...

13 Haziran 2013 Perşembe

kar yağmalıydı


Kar yağmalıydı

Biliyorum mevsim bahardı ama kar yağmalıydı
çünkü kapanmayı bekleyen yaralarım vardı
ya gün ışığı aydınlatmamalıydı dünyayı
yada derdimin çaresini bilmeyenler sorularla bunaltmamalıydı

Küçük çiçekler açmalıydı ama kar yağmalıydı
çünkü hepimizin ihtiyacı vardı hayrete düşürmeliydi bizi saflığı ve utanmalıydık kirli duygularımızdan yola koyulmamalıydık bu kez onlardan arınmadan

Yağmurlar yağmasın artık açılmamalı şemsiyeler
aşkın garip bir hali gibi geliyor bana sanki köşedeki sokaktan çıkıp geleceksin
niye ıslanıyorsun diyeceksin hatırlatıyor işte yağmasın yağmurlar açılmasın şemsiyeler karı bekliyor insanlar


Sıcaklık düşsün üşümek istiyorum sarılacak kimse olmadığını bilerek yürümek ruhumu kaldırımlarda sürümek istiyorum
kayıp duygularımı bulmak bir kaç yalan söylemek istiyorum bugün kendime umarım inanırım çünkü ihtiyacım var mutlu günlere

Kartopu oynamak istemiyorum ama aslında yalnızım
sadece penceremin önünde durmak istiyorum
kaldırımlardan kazıdığım ruhumun sesini dinlemek istiyorum
söylediğim yalanların gerçek olmasını bekliyorum
birazda hayal kurabilmeyi diliyorum


Üşüyorum parmaklarım sanki değiyor ruhuma sızlıyor içim
oysa  bir çok yol denemiştim unutmak için
karlar dilemiştim mevsime aldırmadan
yalanlar söylemiştim
ama olmuyordu başlamıştı birkez eskiye dönmüyordu

Salih Çakır...

12 Haziran 2013 Çarşamba

burda

Burda yer yok mutluluğa 
geleceksen benimle 
ağlamayı bileceksin
kulak asmam yalanlara mutluluğumu bağlamam onlara olmayan olsada içimi acıtan mutluluğumu
geleceksen seveceksin beni
daha cok kitaplarımı
benimle birlikte okuyacak
aynı seyleri düşüneceksin bazen
kelimeler zihninde çoğaldıkça baskalarına ait cümleler fazlalastikca
güçlü bir düşünce yapısına sahipsen kaybetmeyeceksin fikirlerini
öğrendiğin gibi aski
gitmen gerektiğini de öğreneceksin okudukça mutluluğun herşey olduğunu
burda bizim seninle sadece yaşadığımızı anlasayacaksın sadece birşey kazanmadan katmadan birbirimize
okudukların sana gerçek aşkın mutluluğundan bahsedecek
ama unutacaksın o şairlerin hepsi ayrılıklarında yazmıştır şiirlerini acılarını hapsetmiştir kelimelere ama gitmelisin
biraz daha kalırsan mutlu olabilirim
bu olağan birşey degil pek hoş karşılamayabilirim
gidersen elbette özlerim
bir gün geleceğini umut ederim kitaplardan dostlarıma anlatırım seni
güzelliğini çizerim kağıt parçalarına
çok acırsa canım belki bir kaç satır karalarım
ama sen gitmelisin yeterince kaldın yalnızlığımı artık bölmemelisin
çünkü bu hayat sana göre degil bosvermek dunyayı
sen ilk firsitta güneşe koşmak istiyorsun biliyorum benimde ellerimden tutarak ama olmuyor sevgilim
ben senin o hiç bilmediğin insaların en karanlık yüzlerini gördüm
korkuyorum yaşamaktan
seninle olmamak daha iyi seni kaybetmekten
varlığın ve yokluğun karışmasın birbirine
hayallerim gerçek gibidir benim artık gitmelisin
unutma kitabını hayatı ondan öğrenmelisin


Salih Çakır...

11


Geceler uzun degil mi gereksizce herkes uyurken zaman neden çabuk geçmez ki
uyanmak neden bu kadar zor uykuya hic ihtiyacım yokken
seni hem özlerken
görmek istememekte nerden çıktı anlamıyorum birçok sey gibi
bir insanı seviyorken nasıl daha zor olabilir ki yaşamak
mutlu olmak gerekmez mi nedensizce
anlatmalı mı anlatmamalı ikilemlerine düşmeli degil mi insan benim halime nasıl bir anlam yüklemek gerekiyor şimdi
ya herşeyden vazgeçmiş bir haldeyim
yada hiçbirşeyden vazgeçememekteyim senin için bunlar zor sorular
istersen kolaylarda var
mesela şimdi çıksam gelsem ve kapatsam gözlerini
görsen kalbimi
dokunabilsen kendine
saklı bütün geçmişinle
bende ki bilmediklerinle
ne sen dinlemek
ne ben anlatmak zorunda kalsam bitse herşey saniyeler içinde
ne olacaksa olsa
mesafeler denilen o berbat şeyin iki insan arasına hic yakışmadığını görsek
birlikte bazı şeylerin hatta bir çok şeyin daha kolay olacağını öğrensek
sarılsak hiç fark etmeden belkide  içimizde taşıdığımız özlemimizle ne kadar zaman sonra bilmem ama baksan gözlerime
rengine derinliğine degil
kendini görmek için baksan
aşkının bütün geçmişini fark etsen bir dönüp bir duran dünyanın
kimi kime savurduğunu bilmesekte artık dert etmesek bunu yapılacak ne çok şey var şimdi
ilk iş güneşin batışını seyredelim mi
insanlar olsun oturalım bir banka kalkmayalım sahiplenmiş gibi bütün dünya bize aitmiş gibi güneşe teşekkür edelim
sırf bizi izliyor diye
ağır ağır battığı için
rüzgara selam verelim
bugün esmediği için
üşümek istiyorumdum ben aslında ama bu pek mümkün görünmüyor bu günlerde
hadi gel adımların sağlam olsun dünyanın ayaklarının altında olduğunu bilerek
güvenmek gerek artık onada
seni bana gönderen cömertliğine insanlığına
teşekkürler dünya
güveniyorum artık sana
beni yüz üstü bırakma

Salih Çakır...

ağlamak saydamlaştırır mı insanı?


Bugün küçük bir çocuğun ağladığını gördüm yaklaştım yanına aslında hic yapmam böyle şeyleri ama onu kendime benzettim bende kaçıp kaçıp ağlardım çünkü bir köşede sonra bir selpak uzattım silmesini söylemedim gözyaşlarını ne istiyorsan öyle yap dedim dostane bir gülümsemeyle baktım gözlerine beni tam olarak göremiyordu bile gözleri dolu doluydu eli yüzü karışmıştı makyajı akmış kadınlara benzemişti biraz kömürlüydü elleri ve onlarla yüzünü silmişti çok uzun zamandır ağladığı belliydi gözleri şişmişti onu ağlatan sebebi insanı düşündüm sonra onun yanından gelip geçenleri ağlamak saydamlaştırır mı insanı? hangisinin daha kötü olduğuna karar veremedim küçücük bir çocuk ağlıyorsa bu senin koştuğun yetişmen gereken işinden önemlidir bir çocuk ağlıyorsa sebepsiz değildir

Salih Çakır...

11 Haziran 2013 Salı

koyu mavi


Bütün renkler koyu maviydi artık gözlerim bile eksik cümlelerim bile maviyle tamamlanıyordu artık bütün duyguların rengiydi mavi aşkın kaybedişin üzüntünün hasretin silinmiş bir kaç fotograf mavi çerçevelerde asılıydı artık insanlar korkacak olmasa yağmur bile mavi yağabilirdi ama denizler gökyüzü artık mavi değildi sanki küçük bir karaltıydı dünya üzerinde yalnızlığın kayıp bir sokakta silahsız bir katil tarafından öldürüldüğü gün gibi karanlıktı gökyüzü ve denizler aşkın büyülü masallara hapseldildiği gece gibi kilitler vurulurken derinden çığlıklar sesler denizinde bir karaltı gibi...

Salih Çakır..

Büyüdük mü yenildik mi?


İnsan büyüdükçe birşeyler küçülüyor içinde kayboluyor bazı şeyler yepyeni duygular türüyor yeni yetenekler kazanıyor nefret türüyor yalan konuşmayı öğreniyor hic büyümeyi istemedim ben aslında kazandiklarimdan daha çok değer veriyorum kaybettiklerime aslında o yaşlarda neleri kaybedeceğimi neleri kazanacağımıda bilmiyordum belki de sadece oyuncaklarım için istiyordum küçük kalmayı yada büyüyenlerin çocuk olmak istediklerini gözlemliyordum kendime pay çıkarıyordum onlardan o yaşlarda bu kadar büyük çaplı düşündüğümüde sanmıyorum belki de istediğim zaman ağlama özgürlüğünü seviyordum en nihayetinde bu büyümemek için geçerli bir sebepti yada bütün hatalarıma yaramazlıklarıma çocuk iste deyip geçilmesini seviyordum büyümekte istiyordum bazen sadece bir kaç kez olmuştur sonra vazgeçiyordum büyüyünce ölüyordu insanlar ben yasamak istiyordum hep çocuk olarak sonra bir gün küçük bir çocuğunda öldüğünü gördüm artık hiçbirşey istemiyordum tekin değildi dünya her yaşta gelip buluyordu ölüm hem bu kadar çok sey düşünürken sadece bedenim çocuktu anlaşılan benim baksana ruhuma ölüme yakın insanlar gibi kaçacak yer arıyorum sonra geçti zaman durmadan yorulmadan kimin ağladığına üzüldüğüne aldırmadan büyüdüm bende ölüme yakın olduğumda doğruymuş yakınımdakiler beni çevreleyen duvarlar bir bir yıkıldı zamanla ölümün ciddiyetsizliği ansızın geldiği gerçeğini hic kavrayamadı aklım hep uzak farz ettim onu kendimden onca insanı bile alıp götürmüşken benden hem ölmeyeceğim ki neyi dert ediyorum büyümedim ki yoruldum yazmaktan hem hala çocuğum ben oyuna ihtiyacım var parkın boş olduğunu görüyorum delice seviniyorum koşmak istiyorum ağır uykularım bu aralar hemen uyanamıyorum


Salih Çakır..

çoğul kişilik

Sesim güzel olsaydı bir sanatçı olabilirdim
biraz matematik bilgisine sahip olsam bir sair
cok kitap okuyan bir adam olsam yazar olabilirdim
takıntılarım olsa ve unutmasaydım bir alkolik
Yaşamaktan zevk alsaydım bir sade vatandaş olabilirdim
biraz daha düzene ayak uydurabilsem bir memur
Yorgun olmasam bu kadar bir savaşçı olabilirdim
belkide bir asik bu kadar terk edilmeseydim
Aslında bunlardan
hiçbiri değildim
bundan rahatsız değildim
ve bu yüzden biraz biraz hepsiydim bunların
atomun bile parçaları varken bana ruhumun bir bütün oldugundan bahsetmeyeceksin umarım
çünkü bunu yaparsan seni fena bozarım
Hepsiyim dıyorsam hepsiyim
bir güne
sair olarak başlayıp
alkolik olarak biterebilirim kitaplara dalmisken
kendimi yazıyor halde bulabilirdim ruhumun sigortası attı mı kacak var demektir
sair memura satasmis
yazar kavgaya karışmış demektir bunlar pek iyi seyler değildir çünkü böyle mücadeleleri
hep alkolik kazanır
sanatçı söyler
sair yazar biter...

Salih Çakır

gece bunalımı


Açık kalmış muslaklara takarım ben uyuyamam gece onun sesiyle başka şeyler düşünmeye çalışırım olmaz çünkü o devam eder damlamaya ben duymaya..
Uykuya dalmamıştırım ama uykudan daha ağır bir halde kalkmak yatağımdan kendime yapabileceğim en büyük kötülük şuanda ama muslukta hala damlıyor orda
Yine de şanslı olduğuma inanıyorum ya dünyanın en saçma yaratıkları bence üretim hataları sinekler onlardan biri olabilirdi odamda ve ben tam uyuyacakken burnuma konabilirdi her seferinde ben daha içimdeki konuşmamı bitirmeden vızıltıyı duydum fa sesi veriyorlardı oysa kim inanır
bunu duyduktan sonra tek bestemde bile fa yı kullanmazdım eğer müzisyen olsaydım ama değilim o yüzden kullanabilirim ama müzisyen de değilim siktir git odamdan sinek deli ediyorsun beni zaten doğru dürüst düşünemezken düşünmez ediyorsun beni
insaflı çıktı neyseki ama bence o canını kurtardığına seviniyor bu yaşa gelmiş bir sinek ölümün kimden geleceğinide bilir
Neler sacmalıyorum yine sinekler kaç yaşına kadar yaşarlar bu nasıl anlaşılır hiç bilmiyordum ama bu sinek yaşlı geldi gözüme bilge geldi düşünsene bir insan düşünsün diye çekip giden bir sinek bunu çoğu insan bile yapamıyor bazen
Çünkü bir insanı kendisiyle başbaşa bırakmak risktir çünkü en sevdiği insanı düşünür muhtemelen ilk önce ve yanlışlar bulur hatalar bulur bırakıp gider bile bazıları bu anlardan sonra onlar kendini beğenmişler çünkü herkes mükkemmel olmalı onlar gibi .

Salih Çakır

çocuk


İnsan büyüdükçe birşeyler küçülüyor içinde kayboluyor bazı şeyler yepyeni duygular türüyor yeni yetenekler kazanıyor nefret türüyor yalan konuşmayı öğreniyor hic büyümeyi istemedim ben aslında kazandiklarimdan daha çok değer veriyorum kaybettiklerime aslında o yaşlarda neleri kaybedeceğimi neleri kazanacağımıda bilmiyordum belki de sadece oyuncaklarım için istiyordum küçük kalmayı yada büyüyenlerin çocuk olmak istediklerini gözlemliyordum kendime pay çıkarıyordum onlardan o yaşlarda bu kadar büyük çaplı düşündüğümüde sanmıyorum belki de istediğim zaman ağlama özgürlüğünü seviyordum en nihayetinde bu büyümemek için geçerli bir sebepti yada bütün hatalarıma yaramazlıklarıma çocuk iste deyip geçilmesini seviyordum büyümekte istiyordum bazen sadece bir kaç kez olmuştur sonra vazgeçiyordum büyüyünce ölüyordu insanlar ben yasamak istiyordum hep çocuk olarak sonra bir gün küçük bir çocuğunda öldüğünü gördüm artık hiçbirşey istemiyordum tekin değildi dünya her yaşta gelip buluyordu ölüm hem bu kadar çok sey düşünürken sadece bedenim çocuktu anlaşılan benim baksana ruhuma ölüme yakın insanlar gibi kaçacak yer arıyorum sonra geçti zaman durmadan yorulmadan kimin ağladığına üzüldüğüne aldırmadan büyüdüm bende ölüme yakın olduğumda doğruymuş yakınımdakiler beni çevreleyen duvarlar bir bir yıkıldı zamanla ölümün ciddiyetsizliği ansızın geldiği gerçeğini hic kavrayamadı aklım hep uzak farz ettim onu kendimden onca insanı bile alıp götürmüşken benden hem ölmeyeceğim ki neyi dert ediyorum büyümedim ki yoruldum yazmaktan hem hala çocuğum ben oyuna ihtiyacım var parkın boş olduğunu görüyorum delice seviniyorum koşmak istiyorum ağır uykularım bu aralar hemen uyanamıyorum


Salih Çakır 

bilmeden


Derin sessiz rüzgarlı bir koy
duygularım uçurtma çıkamıyor yükseklere
ulaşamıyor gökyüzüne
senin mavine
kalıyorlar yine kalbime

ağır çok ağır farkında olsam da
kalmadı denemediğim yolda
erteledim hep yarınlara
hep başka aşklara
seni aramış durmuşum oysa
şimdi varıyorum farkına
bir çaresi olmasada

Yeniden başlıyorum yazmaya herşeyinle seni hatırlamaya
takılıp kalmıyorum söylediklerine yalanlarına
bu sefer sadece seni hatırlamak istiyorum bendeki seni
olmanı istediğim gibi
hiç olmayacağın gibi

Zor değilmiş sen yokken seni anlatmakta
herşey nasıl olsa dün gibi aklımda doğrusu ben bile şaşırıyorum buna nasılda alışıyorum yokluğuna
günler hiç geçmiyor sansamda
bak işte yine anlatamıyorum sana çok uzak degil oysa
bir dönüp baksan varya

Oturup hesap mı yapsam acaba
neler daha çok mutlu etmiş beni yokluğunda
belki karara varırım sonunda vazgeçerim herşeyden bir anda alışmak zormuş aldırmamda
nasıl olsa herşey gibi buda geçer zamanla

Nasıl da cesur oluyorum bazen bakmadan yarınıma
hiç umurumda değilmiş gibi davranmak yoruyor oysa
nasıl korkutuyor
başbaşa kalmak acı hatıralarla
aklım karışıyor
cümleler karışıyor
herşey karışıyor
senden sonra

 bir gelsen diyorum
yerine koysan herşeyi hayatımda belki kalırsın
sahip çıkarsın da
gitmek eğer olursa aklında hala kalsın öpücüğün yakışmaz ayrılığa ama bu kez elveda demeyi unutma
gittiğine inandıramıyor kimse beni sonra
Yaşıyorum seni yokluğunda


-Salih Çakır-