30 Ocak 2014 Perşembe
Hırssız Hırsız - 2
Yağmur dinmesin*
Yağmur var aynı gün aynı saatte belkide
Hangi yağmur damlası gelip burnuma değse
Ellerin ellerin geliyor aklıma
Tanrıyı epeyce meşgul ettiği belli parmakların
Kalıp öylece ıslanmak istiyorum
Ellerini yüzümde hissetmek
Ağaçlara bakıyorum başımı kaldırıp
Kalbimi görüyorum kalbimi kuşların arasında
Dünyanın kaç kilometre kare olduğunu düşünüyorum sonra
Kilometre kareye kaç insan düştüğünü
İki insan düşse keşke daha fazla değil
Sen ve ben yanyana
Yağmur dinmiyor
Kuşlar kalbimi geri vermiyor
Hangi ara çaldılar bilmiyorum
Büyük ihtimalle ellerin
Ellerin ruhuma değerken iş üstündeydiler
Kuşlar kuşlar hepsi uçtular
Yağmura hiç aldırmadılar
Kalbim onu hepten unutmuşum
Benim kalbim çok uzaklardaydı zaten yağmurdan evvel
Senin kadar uzaklarda senin yanında
Ellerin girince dünyama kalbime de değsin istedim belli ki
Seni görmüş sana değmiş balkonuna konmuş bir kuşun kalbini sehiplenmişim
Belli ki oda sana getiriyor kalbini nasıl uçuyor görsen
Gökyüzü hiç bu kadar uzak gelmemişti
Kanatlarını senin mavinin içinde dans ederken
Sana gelirken, bildiğimden habersiz
Ben seni düşünmekle yetindim düşünmek düşünmek
Her seferinde en başa dönüp seni yeniden sevmek
Ne güzel seviyorum seni
Ne güzelsin sen
Ne güzel bekliyorum seni
Neden hiç gelmiyorsun sen...
28 Ocak 2014 Salı
Acı ve güzellik üzerine*
Yalan söylemişler sana
Acı insanı basitleştirir
Kanatlarını kaybettiği halde
Kuş olarak kalmak gibi
Bütün mavilikler seninken
Küçük bir kafese sığmak
Bütün barış anlaşmalarına küfreder
Hayatta olmasına sebebiyet veren
İyi edersin bunuda öğrenirsen
Savaşlar çıkabilir
Dünya yıkılabilir
Bir çocuk geçmişini yok edebilir
Olsun
Bu acı dinecekse, oda olsun
"Bütün kuşlar özgür olsun
Elektrik direkleri kaldırılmasın
Yer altına inmesin teller
Kuşların gönlü olsun"
22 Ocak 2014 Çarşamba
Merkür, Venüs ve sonra dünya*
Üç kelimelik bir cümleye sığdırsam seni
Türkçe'nin zenginliği geliyor aklıma
Aşkın derinliğine aykırı olduğu fikri ile ise
çoktan başladım boğuşmaya
Bir adım ileriye gitmekse niyetim
iki adım geri gelmem gerektiğini öğrendiğim günede döndüm
Aşkın başını ve sonunu keskin çizgilerle ayırmak gerekiyormuş sevgilim
Haklıymışsın
Gittin o ve çizgiyi çektin sen giderken
Beyaz, kalın ve derin
Ama ya başlarken
Geç kaldık sevgilim
İşte bu yüzden, şimdi
Sanki ilk anımdan beri seviyormuşum gibi seni
Ne garip değil mi?
Dünya çoktan kıyametini hazırlamış olmalıydı biz doğmadan
Doğduk ve üstüne üstlük birde aşık olduk
Dünyanın sonunu yüzyıl daha erteledik seninle
İyi mi ettik kötü mü ettik bilemiyorum
Zaten o günleri göreceğimizi pek sanmıyorum
Anlayacağın senin kadar umursamıyorum
Hem şimdi sen en az Zeki Müren kadar uzaklardasın
Dünyanın tepesi atmış olabilir bize
Oyunlara uygun bir yapısı olduğunu pek sanmıyorum
Merkür, Venüs ve sonra dünya geliyor biliyorsun
Bunuda hazmetmiş değil daha
Bizim için katlandığını sanma
Yok oluşumuzu izlemek için burda
21 Ocak 2014 Salı
Gündüz düşleri*
Gece uzadıkça senden kalanlar öyle çoğalıyor ki
Herşeyin geçmiş gitmiş olduğuna inanmak güçleşiyor
Tamda bu yüzdendir ki kışı ve uzun gecelerini hiç sevmiyorum
Senin artık bir masal olduğun gerçeğini yüzüme vurmalarına dayanamıyorum
Uykularım kaçıyor adım adım sana geliyorum saat on iki yi her geçtiğinde
Bir kapı aralanıyor sanki her seferinde içimde
Zamanda yolculuğu mümkün kılan bütün hikayelere kucak açıyorum o saatlerde
Ve sana geliyorum uykuya yenik düşmüş gözlerini göremeyeceğimi bile bile
Uzun zaman oldu çok uzun zaman belkide
Senin bu aşkın neresinden dünyaya dönebildiğine bağlı
Burdan benim bilmem neresinden dönülse kardır hesabı bir zarar olduğumu düşünme
Hayatında neresinden dönülse kardır
Ama kapıları senin gibi sürprizlere hep açıktır
13 Ocak 2014 Pazartesi
adın biraz fazla hayatıma*
Bir kadının intihar serüvenini yazsam ve senin adını versem kadına
Sonunda mutlaka kurgu infilak eder
Kadın bütün hayatını katledenleri temizler ve cennetin ne kadar uzak olduğunu bildiği halde gülümser
Ben gelene kadar ne hesap vereceksiniz bakalım Allah'in cezaları der
Pişman mısın diye soran gazeteciye
Ölüm Allah'in emri gülüm şu ayrılık olmasaydı diye cevap vermekten hiç çekinmez
Adın mesela solmuş bir çiçeğe fısıldanınca
Ve verdikleri bütün tepkiler sıradan kalıyor benimkiler yanında
Ben senin adını duyunca sevgilim
Aklım sana geliyor, kalbim zembereği boşalmış saat gibi göğüs kafesime vuruyor
Darmadağın ediyor kemiklerimi
Bin parçaya bölünüyorum binimde seni özlüyor
Ben adını duyunca sevgilim
Bütün küçük kız çocukları beynime girip senin bütün gelecek hayallerini kıvrımlarıma resmediyor boyalı kalemleriyle
Ve hiçbiri gerçeğine benzemiyor
Sonra dolunayları sevdiğin geliyor aklıma
Hayır yalan konuşuyorum bunu bilmiyorum
Sen dolunayları sevmiyor olabilirsin
Ama sevgilim ben adını duyunca hep seni hatırlıyorum
Ve bir şiir yazıyorum sana
11 Ocak 2014 Cumartesi
en güzel masalların zamansızlığında kaybolmak*
bir adım önündeymişim senin
düşmem gerekiyormuş rastlamam için sana
hayatı ve zamanı bırakman için kucağıma
durup düşünmeden tutmak gerekiyormuş ellerinden
bulutların ardındaki gizli güneş gibi
bir görünüp hep kaybolurmuşsun sen
neyse ki buldum seni
tek iyi yanım biraz aceleciyim ben
aklımda bütün sorularım karşımda sen
güzel gözlerine dalıp gitmişim
bir daha düşmesem ne güzel olur diyorum
dünyanın geri kalanını hiç merak etmiyorum
merak etmiyorum yaşayan kaç panda kaldığını
bütün gemilerim senin denizlerinde
rüzgarların sarılmış yelkenlerime
bütün yolculuklarım senle dolu hayallere
dünyanın en büyük kaşifiyim ben
en zengini olmakla beraber
bunların hepsi güzel şeyler senin kadar olmasa da
sen olmasan bunların hiçbirinin olmayacağı gerçeğine takılma
öyle uzakta kalma sesini duyur bana
aşkın ömrü zamanla ölçülmüyor sevgilim insanlar yanlış biliyor
gel ve bak o güzel gözlerinle rüzgarın dolansın yelkenlerime
kalbim dursun bir kez daha
ve yüzbininci yıl dönümünü kutlayalım aşkımızın..
fonda güzel gider, hem öyle yazıldı..
10 Ocak 2014 Cuma
Aşkın gölgesinde kalan ağaçlar solarlar*
Zamanın gözlerini kırptığın o anın içinde kaybolması
Bizim ipleri kopmuş dağcılar gibi çakılmamız dünyanın dibine, elele
Dinlediğimiz bütün şarkılardan
Okuduğumuz bütün o şiirlerden
Aklımda kalanlar bunlar
Bir ağaç diyoruz seninle gölge bir yere
Sırf güneşi görmek için yürümeyi öğrensin diye
Ölüp gidiyor o gölge arka bahçede
Annesi toprağın kalbinde
Sen başını omzuma yaslayıp ağlıyorsun
Belki önce ağlıyor sonra başını yaslıyorsun
Tam hatırlamıyorum
Geçmiş mi üstünden çok zaman?
Hata mı ettik diyorsun
Biliyorum pişman oldun
Ölümü hoş karşılamayı öğrenmedin daha
Bilmediğin daha çok şey olduğu gibi
Bütün güneşli günlerde doluyor gözlerin
Ağacımız geliyor aklına
Güneşi görmeden ölüp giden
Ağaç bile olamamış fidanımız
O günden sonra
Sanki hep yaralıyız
Birşeyler eksik olur bazen diyorum
Dinlemiyorsun beni
Madde yoktan var edilemez
Varken yok edilemez diyorsun
Durup düşünmüyorsun bile
Aşkın varlığı kimin elinde
Maddenin yüzde kaçını oluşturuyor
Yada madde mi sadece yok edilemeyen
Ben gidiyorum
Güneşli bir gün yine
Hep aklımda olan yere
Arka bahçeye gidiyorum
Damarlarından can çekilmiş
Başarısızlık abidesi
Hayata hep bir adım uzak fidanımız duruyor öyle yerli yerinde
Çekip çıkarmaya çalışıyorum
Görsen nasıl bağlanmış toprağa
Nasıl sarılmış kollarıyla
Vazgeçiyorum
Suyunu koyup gidiyorum
Ölüye okunan dua gibi
Hiçbiri bulmuyor yerini
8 Ocak 2014 Çarşamba
cevap beklenmeyen sorular
ruhuma dokunan hissiz parmakları içimde hissetmek gibi
yaşamak ağır yaralı, bitmemiş bir öyküden fırlayıp
hazır düşünmeyi boş vermişken uzaklaşmak anlamdan
yaralı bir kuşa yardım etmek gibi güzel bir şey iyilik
özgürlük ise sonra onu sahiplenip kafese koymak gibi bir şey
senin özgürlüğün, senin elinde olan, senin gücün
hiç kafeste ki bir kuşun yerine uçmayı özlediğin oldu mu?
ben bütün yarım kalmış öykülerden seni sorumlu tutarım
yada yaralı kuşu, belkide özgürlüğü
seni sevecek kadar özgür olmamalıydım belkide
sahi özgürlüğün sınırları belleğimizin sınırlarıyla eş değer mi?
yağmurlar sence neden sonbaharı bekliyorlar
mevsim kışken sonbaharda geçen bir hikaye yazıyorum
olmuyor yağmuru bir türlü yağdıramıyorum
sence meyveler gibi hikayelerde mevsiminde mi güzel ?
ne çok soru soruyorum sana başladım mı susmak bilmiyorum
zehirli bir yılan tarafından ısırılmış sonra hayatta kalmış olabilirim belki
ölümü yenip karşına dikilmiş olamam sence bir ihtimal mi?
ihtimaller ne kadar az olursa insan o kadar mutlu olur
sahi ihtimaller mutlu edecek kadar azalabilir mi
5 Ocak 2014 Pazar
hırssız hırsız - 1
1 Ocak 2014 Çarşamba
uyku dolu masallar
düş'ümsel saplantılar
Bütün belirsiz saatlerde
Aklımdasın sen
Sonsuzluğa bağlardım
Şimdi neye bağlayacağımı bilmiyorum
Zamana bırakıyorum
Karmakarışık bütün her şey
Alev almış bir kibrit çöpü de diyebiliriz
Her saniye azalan
Ama ben sonunu bilemiyorum
En zayıf yanım belki de
Bütün insanlardan zayıf olduğum diğer konular içinde
Tanrının bize bakıp gülümsemek istediğini hissediyorum
Bu yüzden bir gün karışıma çıkacaksın biliyorum
Ben yalan söyleyeceğim
Beceriksiz olduğumu saklayacağım senden
Kızaracak yüzüm yine
Ve sonra sen bütün açık sözlülüğünle konuşmaya başlayacaksın
Hiçbir şeyi unutmadım hiçbir şeyini diyeceksin
Ben yine kızarmış ekmek dilimlerine döneceğim
Gülümseyeceğim sen üzerine alınacaksın
Sorun yaratmayan bu kısacık andan sonra
Dünya'nın hazır olduğunu öğreneceğiz aşka