1 Kasım 2015 Pazar

puslu aynaların portresi*




Kendimden kaçıyorum
İçimdeki kalabalıktan
Yankılanan seslerden
Sorulardan kaçıyorum

Veremediğim cevapları kumbaramda biriktiriyor
Yatmadan önce tekrar ediyorum
Günün sonunda hep haklı çıkıyorum
Hep haklı çıkıyorum, cevap verecek kimse yoksa

Cevap verecek kimseyi istemiyorum
İstemiyorum kimse beni anlasın
Hem beni, hem kendini kandırsın
Çıkarsın kabuğumdan, insanların arasına katsın

Gülmek istemiyorum çaresiz esprilere
Katlanmak istemiyorum kimseye
Kimsenin hayattan şikayetlerini dinleyecek halim yok
Aynı cümleleri farklı insanlardan duymaya,
aynı cevapları vermek zorunda kalmaya katlanamıyorum.

Cevapları değiştiriyorum, insanların yüzleri asılıyor
Kalpleri paramparça olmuş haldeyken bile haklı çıkmak istiyorlar
Onlara istediklerini bir türlü veremiyorum

Ben tavsiyelerin insanı değilim,
Pişmanlıkların ya da yarınların
Ben önündeki düz çizgiye bakarak yürüyen,
Önüne çıkacak ilk engele çarpıp paramparça olmayı beklemenin insanıyım
Elimde olmadan geldiğim dünyayı, yine elimde olmadan terk etmenin

Bunlar, ayakları dünün içine batmış ve mutlu yarın hayalleri kurarak
yavaş yavaş ölenlerin anlayabileceği şeyler değil
Bunlar, sabah kahvaltısında çayını içerken
günlük gazeteleri okuyanların anlayacağı türden şeyler değil
Bunlar, kaybetmenin ne demek olduğunu bilenlerin,
bire bir ekleyince iki ettiği gibi, birden bir çıkarınca da geriye koca bir sıfır kaldığını bilenlerin anlayacağı şeyler
Sıfırdan başlamak diye bir şey olamadığını,
sıfırın bir hiç olduğunu bilenlerin anlayacağı şeyler
Eğer anlayamıyorsanız, ne mutlu size.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder