9 Temmuz 2015 Perşembe

kaybedenin şiiri*

Rüya görmüyordum uyurken
Yarı ölüydüm sahiden.
Kaybolmuş gibi dolanan ellerinin değdiği yerlerden
kalbime koşan canlılıkla her gün yeniden dirilmeden.
Kuşlar kafesinde huzurlu, kilitli kapılar zorlanmamışken.
Zaman bile durmaya niyetleniyorken.

Parmaklarını şıklattı Tanrı, 'hareket' dedi.
Seni gönderdi.
Nede olsa, her şey bir kadınla başlar ve biterdi.
Öyle de oldu.
Çok geçmeden
dünya, yalnızca meyve bahçelerinden,
güneşli günlerden ibaret olmadığını hatırlattı,
Başa döndü her şey.
Bir rüya bölündü, kimse uyanmadı.

Bir bıçağın üzerinde koşuyorum şimdi
Bölünene kadar.
Ucuna gelebilirsem atlarım diyorum
Atlarım, ellerinin yetişemeyeceği yerlere düşerim
Seni görmeyeceğim
Kör olacağım yerlere.

Bütün hesapları yapıyorum giderken
Hem kaçıyorum hem kaybetmekten korkuyorum.
Kaybediyorum
Korkmam yoksa.
Kimse korkmaz,
Olacakları görmeden.
Çözülmez yüreği insanın, bir ölüyü alnından öpmeden.

Sarılıyorum şimdi ellerinin değdiği yerlere,
Siliyorum izlerini.
Harekete karşı durmanın bedelini ödüyorum.
Yürümeyi reddettiğim yolları koşuyorum.
Gecenin ortasında bir ateşe üflüyorum,
Bir merdiveni çıkıyorum, hızlı hızlı
Ben diye sarıldığım gölgeyi, sen diye itiyorum
İntihar süsü veriyorum ölümüne.
Hiç sesimi çıkarmıyorum
Tıpkı senin gibi.


6 Temmuz 2015 Pazartesi

gün sonu*

Kuşlar kanatlanıyor çatılardan
Kapalı pencereler açılıyor
Yemek kokuları yayılıyor havaya
Evlerine dönüyor insanlar
İşkencenin sonunda

Hızla geçiyor trenler şehrin göbeğinden
Altında ezilmek isteyenleri görüyorum
Cesaret edemiyor hiçbiri
Ölümün son olmadığından korkuyorlar
Acının son bulmayacağından

Hepsinin yerine tek tek atlamak istiyorum
Bana hem üzülsünler hem hayran kalsınlar istiyorum
Rayların soğuğunu hissetmeden ölmek
Geç kaldığımı bilerek yetişmek istiyorum
Gitmek istiyorum, kimseye elveda demeden