30 Ekim 2014 Perşembe

gündüz rüyaları tabirnamesi ve saçmalığın kalbine saplanan oklar*

Üçten geriye doğru say
Ve aç gözlerini

Dünyanın yok olma ihtimalini unut
Senin ondan önce ölme ihtimalini de
Bu konuları tamamen aklından çıkar sen en iyisi
Var olmaya kafa yor biraz
Var olmak yorsun seni

Üç adımda çıktığın bir merdiveni
İki adımda çıkmaya çalışma
Bırak
Olmaz işler uğruna günlerini feda ederken
Saniyelerin peşinden koşma

Saat her üçe geldiğinde
Sana dünyanın en beceriksiz insanı olduğunu hatırlatan alarmları
Sustur
Ters dön yatağında
Tavandaki dünya haritasından bir yer seç
Şuan orda olsaydın mutlu olacağını hayal et
İnandır kendini

Ve sonra kendine kız
Bırakıp gidemediklerin için
Devam et yanlışlara
Devam et bataklıktaki yarım adımlarına
Hadi gidebildiğin kadar uzağa

Yan yana üç ağacın gölgesinin
Birbirine eşit olması için
Aynı boyda olmasına gerek olmadığını kimseye söyleme
Saklı kalsın sende
Delinin şöhreti kara haberden de tez yayılır bu memlekette
Bunu da bir kara haber sayarsak işler tamamen karışır
En güzeli hepsini boş versene sen

Hem deliliğin absürt bir var
Kimsenin bakıp görmediklerini görüp hayrete düşmek
Ve bu hayret durumunu o kadar uzatmak ki
Herkesin senin baktığın yerine
Dönüp sana bakması
Ve yine bir şey görememeleri
Sen dışında

Zaten bana sorarsan
Delilik dediğin dikkatin bir şeye mıknatıslanması
Bir girdabın içine düşmesi insanın
Bir rüzgara kapılması
Birbirinden bağımsız olaylar silsilesi

Üçten geriye doğru say
Ve kapa gözlerini
Uyurken daha mantıklı rüyalar görüyor insan
Çok değil tamam
Ama bazen kanatlarımız oluyor en azından



20 Ekim 2014 Pazartesi

saksıda kırmızı domatesler*

Saksıda kırmızı domatesler
Balkonum iyi güneş alıyor
Birazda esse şöyle hafiften
Acının tadına varıyor insan

Alt komşum Adile Teyze
Yetmişine merdiven dayamış
Her ayın on beşinde emekli maaşını almaya gidiyor
Her seferinde yolunu kesiyorum
Bütün parasını istiyorum
Beni hiç tanımıyor
Kendimi tanıtıp yine şaka yaptığımı söylüyorum
Rahatlıyor bir daha yapmamamı tembihliyor
Tamam diyorum
Hiç sözümde durmuyorum

Karşı komşum Necla
Birbirine bakıyor yatak odalarımız
O hiç uyumuyor
Ben ona hep uyurken rastladığımı söylüyorum karşılaştığımız yerde
O hiç aldırış etmiyor
Solgun gülümsemesinden bugünlük payıma düşeni teslim edip gidiyor

Üst komşum Metin Bey
Kendisini hiç sevemedim
Çamaşırlarını kaç defa benim domateslerimin üzerine astı
Üstelik makinası eski
Ve yeterince iyi sıkmıyor
Önceden çalışırken bütün binayı sallıyordu artık sesi kısıldı oradan da anlıyorum
Hem zaten balkonum boşuna göle dönmüyor

Metin Bey’i gördüğüm zaman sadece merhaba deyip geçiyorum
Geçenlerde epeyi gürültü çıkardı gecenin bir yarısıydı
Bütün apartmanı ayağa kaldırmıştı
Ne yapar bu yaşlı yalnız adam dersiniz
Küvetini değiştiriyormuş
Sabah ustayla kavga etmiş göndermiş kendi işe girişmiş
Sormaya beni göndermişlerdi
O gün bugündür oda artık bana kızgın

Ama olsun büyüdü domateslerim
Artık kimsenin işine de karışmıyorum
Bana da ders oldu

Bu arada
Necla uyumaya başladı bir adam var
Kocasıymış eve dönmüş
Dört ay esir kalmış Suriye’de
Gazeteciymiş
Artık bırakır dedim
Bugün işe gitmiş

Adile Teyze bugün maaşını almaya gitmedi
Dün gece kalp krizi geçirmiş
Televizyonda oğlunu görmüş
Bir uyuşturucu operasyonunda içeri almışlar
Yazık kadına en son on yaşında elinden alınmış yavrusu kocasından boşandığı vakit
O zamanda zor öyle şeyler tabi
Yine de cesur kadınmış
Çok şükür iyi Adile Teyze
Oğlu da yanına gelmiş zaten
Bir yanlışlık olmuş suçsuzmuş

Balkonumun karşısında kocaman beton yığınları yükselmeye başladı
Sanırım gökdelen yapacaklar
Göğe bakmayıp göğe değmek isteyen insanlar
Balkonumu gölge ediyor ona üzülüyorum ben
Seneye şimdi benim balkonumda yeni kırmızı domateslerim olmayacak mı?
Yeni bir ev mi baksam?
Şimdi Metin Bey istediği gibi at mı koşturacak?
Eşkıya mı dünyaya hükümdar olacak dünya mı eşkıyaya
Bilemiyorum, karar veremiyorum
Hangisi daha tehlikeli?

16 Ekim 2014 Perşembe

uyandığın uyku değil bir rüyaydı*

Uyandığın, uyku değil bir rüyaydı
Kaçamak bakışlarla dolu bir balkon telaşı
Üstünü çizdiğin kelimelerin ikiye bölündüğünü gördün
Parçalanmalarını beklerken çoğalmalarını izledin

Bir merdiveni ikişer ikişer çıkarken saymayı unuttun basamakları
Her birine ölü bir güvercin gibi gömdüğün insanları
Kimsenin senden bir şey beklemediğini çok geç anladın
Herkesten bir şeyler beklediğine ise ikna edemedin daha kendini

Kuşların gökyüzüne âşık olduğunu uyduranlara hep kızdın
Herkes kendinde olmayanın peşine düşer deyip durdun
Ve senin bütün savaşların kendinde olmayanlarlaydı
Kazanırsam kendim olurum sandın, sadece sanmakla kaldın