Zamanın gözlerini kırptığın o anın içinde kaybolması
Bizim ipleri kopmuş dağcılar gibi çakılmamız dünyanın dibine, elele
Dinlediğimiz bütün şarkılardan
Okuduğumuz bütün o şiirlerden
Aklımda kalanlar bunlar
Bir ağaç diyoruz seninle gölge bir yere
Sırf güneşi görmek için yürümeyi öğrensin diye
Ölüp gidiyor o gölge arka bahçede
Annesi toprağın kalbinde
Sen başını omzuma yaslayıp ağlıyorsun
Belki önce ağlıyor sonra başını yaslıyorsun
Tam hatırlamıyorum
Geçmiş mi üstünden çok zaman?
Hata mı ettik diyorsun
Biliyorum pişman oldun
Ölümü hoş karşılamayı öğrenmedin daha
Bilmediğin daha çok şey olduğu gibi
Bütün güneşli günlerde doluyor gözlerin
Ağacımız geliyor aklına
Güneşi görmeden ölüp giden
Ağaç bile olamamış fidanımız
O günden sonra
Sanki hep yaralıyız
Birşeyler eksik olur bazen diyorum
Dinlemiyorsun beni
Madde yoktan var edilemez
Varken yok edilemez diyorsun
Durup düşünmüyorsun bile
Aşkın varlığı kimin elinde
Maddenin yüzde kaçını oluşturuyor
Yada madde mi sadece yok edilemeyen
Ben gidiyorum
Güneşli bir gün yine
Hep aklımda olan yere
Arka bahçeye gidiyorum
Damarlarından can çekilmiş
Başarısızlık abidesi
Hayata hep bir adım uzak fidanımız duruyor öyle yerli yerinde
Çekip çıkarmaya çalışıyorum
Görsen nasıl bağlanmış toprağa
Nasıl sarılmış kollarıyla
Vazgeçiyorum
Suyunu koyup gidiyorum
Ölüye okunan dua gibi
Hiçbiri bulmuyor yerini
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder