5 Ocak 2014 Pazar

hırssız hırsız - 1

Saat yediye geliyordu belki de sekize gidiyordu tam emin değilim. İlk kez bir tren istasyonuna gitmiştim ilk kez trene binmek için değil öyle olsa daha çok sevinirdim. Beklemem söylendi sadece bire kadar belki biri biraz geçene kadar hep öyle olmaz mı? Güldüm ben istemsiz gülerim bazen çünkü kafamın içinde kendime kurduğum bir sirkim vardır hay Allah bu bir sırdı daha iki cümlede döküldü ağzımdan her şey neyse neden güldüğüme gelince
   "yolda kaza vardı deme şansı yoktu trenlerin evet çünkü trenler konuşmazdı" bu palyaçosu sirkin.
Trenler yolda kaza olmuşsa mutlaka içinde olurdu çünkü ben ne zaman tren kazası görsem arkasında bekleyen bir trafiğe rastlamadım. Aklıma gelmişti ve gülmüştüm işte gözümün kenarında morluk bu yüzden.
  "Sen birde karşıdakini gör"
Ciddi ciddi bir şey söylediler bende mal gibi güldüm durur mu geçirdi tokadı neyse sağ yanıma vurdu sol yanıma gelse sanırım şuan burda olmazdım. Yok ya düşündümde olurmuşum aslında ben çok abarttım zaten dayağımı yedim çıktım. Arkamdan bağırdı 

"o çantayı alıp gelme senin hesabını o zaman görücem pezevenk." Bende size geldim bu çantada o çanta istediği. Bir hırsızım şimdi ben sizde benim ortağımsınız.
Ben hikayeyi anlatayım siz hiç bölmeden yoksa konuşamam daha anlatamam unutmayı isterim tutulur kalırım daha önce hiç olmadı ama öyle hissediyorum. Genelde hissettiklerim hep yanlış çıkar ama olsun ben yinede şimdi anlatayım. Gördüğünüz gibi anlatmamak için elimden geleni yapıyorum ama içimden bir şeyler kopup geliyor engel olamıyorum.



Oturdum banka sabahın o saatinde kimseler yok ama memnun oldum ben tabi ki bir otobüs garında olsaydım şuan çoktan son dakika haberlerinde silahlı eylemci dehşet saçtı arkasında mossad olduğu düşünülüyor gibi haberler çıkardı -o düşünenler kimler hep düşünüyorlar ama bi boka yaramıyor demek ki yanlış düşüyorlar bende onları düşünüyorum kalabalık dayanılmaz oluyor. 
Telefonumu çıkardım akşam yüklediğim bir kaç uygulamaya bir kaç oyuna baktım inanılmaz hızlı ilerliyordu teknoloji ve ben birilerinin zamanı durduğuna inanmaya devam ediyordum. Sonra üşüdü ellerim telefonumla beraber ikisinde cebime soktum telefonumla beraber üç yapıyor tabi. Arkama dönüp büfeye baktım açılmıştı şaşırdım hiç ses çıkarmadan nasıl oluyordu bütün bunlar. 

"Çay alayım" dedim çay her zaman en doğru karardır yanında şeker varsa tabi. Adamın çayı demlemediği belliydi ama beni dinlemediğide tekrar bağırdım 
"çay alayım. On tane" döndü baktı kendini ermiş sanan yaşlı insanlardandı çekip gitmek istedim hemen kulaktan dolma beylik lafları olurdu bu tiplerin kendi fikirleri ise çoktan toprağa gömülmüş onları bekliyordu.
"Evlat çay daha olmadı dedi."
Alkışladım "amca büyük laf ettin neden on tane istediğimi sormadın ya bana içinden sövdün ya harbi adamsın"
Demliğin altlığında sıcak su vardı ve çayın üzerine boşaltıyordu o sırada yüzüme fırlatacağını düşündüm kendimi onun yerine koyunca o yapmadı ben yine kendimden utandım kötü bi insandın böyle ölmemeliydim.
  "Amca niye kimse yok burda bileti kimden alıyoruz hani gişe memuru"
  "Sen nereye gideceksin"
  "Hiçbir yere"
  "O zaman niye soruyorsun" dedi
  "Merak ettim ben daha önce hiç trene binmedim ne bileyim amca akbil mi basıyoruz kimse binmiyor zaten makinistler işsiz kalmasın bari diye artık bedava mi yapılıyor" dedim.
  "Oğlum sen de ne kafa ütülüyorsun ama" dedi. Gülümsedi "hiç mi görmedin filmlerde gerçi değişti şimdi Yok mu sende şu akıllı telefonlardan ha ondan tak alıyorsun trende okutuyorsun oluyor bitiyor."
Gözlerim doldu sanırım o anda asla bir tren biletini sahip olamayacağımı öğrenince otobüs biletlerini bile saklayan ben tren biletimi dövme yaptırır kolumda taşırdım ama artık öyle bir imkanım yoktu
  "Amca sert bir şeyler yok mu" dedim
Güldü yaşına has tavrıyla uzun mu kısa mı bir türlü karar veremediğim sakalıyla beş vakit mi yoksa cumadan cumaya mi kıldığını düşünüyordum bayramdan bayrama olma imkanı yoktu sakalı vardı ve hala her sakallı benim dedemdi. ateist çıkarsa kendimi raylara atar treni beklerim dedim. 
  "Salak sabahtan beri tren geçmedi raylarda soğuktan donarak ölen ilk mal olabilirsin tabi akşam orada uymadığını gönüllü olarak uzandığını göz önüne alarak yoksa böyle gözde bir mallığı sana  bırakacaklarını sanmıyorum" dedi palyaço 
hep kısa konuşurdu uzun konuştu ama yine komik olamadı sanırım palyaçolar salak olduklarından makyaj yapıp saklanıyorlar yada buda yaptıkları en akıllıca hareket bilemedim.


  "Sert şeyler var oğlum tabiki çikolata var soğuk ya burası hepsi nasıl donmuş görsen tam istediğin gibi" Gülmüyordu amca dedim ciddi misin amca sen. Kaç kez şaka yaptım sana evlat dedi. Nestle getir amca o zaman dedim bozuntuya vermedim kesin beş vakitti. Ama içten içten de geçti benle dalgasını şimdi koyacak masaya jack Daniels i diyorum içimden.
Çayı da getirdi Nestlé çikolatayı da döndüğünde. Amca öğlen kaçta oluyor diye sordum baştan aşağı süzdü beni dine kabul etmesi gerekiyordu amcanın sanırım beni. Cemaat yaparız diyecektim onun için sordum dedim. Yaparız oğlum yaparız daha var sen çayını iç burdayız dedi. Kabul olmuştum beni almıştı artık iki kişilik dünyanın en karanlık cemaatini kurmuştuk çünkü ikimizinde bundan haberi yoktu henüz önümüzü göremiyorduk.


Çayı biraz içtim şekersiz geldi amcayı tekrar oraya kadar yormak istemedim çikolatayı açıp içine daldırdım hem çikolata yumuşamış hemde çay tatlanmıştı amca ise durumdan hiç memnun değildi oğlum yıkatırım sana o bardağı der gibi bakıyordu amca sorun değil dedi. Ben yine kendime kızdım kötüydüm işte hemde ikinci kez amcanın kötü olduğunu düşünecek kadar.
Kimsenin gelip gittiği yoktu hayret ediyordum amcanın ise aldırış ettiği yoktu bu duruma içerde birseyler yapıyordu sanırım radyo frekansı ayarlamaya çalışıyordu bir kaç dakika sonra çıkageldi zaten elinde radyo ve gazetelerle Emel Sayın çalıyordu Sen tükenme beni bitir. Amca severim Emel Sayın'ı dedi bende dedim gerçekten severdim hayranlık anlamında demiyorum aşık olmuştum mavi boncuk u ilk izlediğim zamanlar.
Amca sen burayı niye açıyorsun diye sordum kimse gelip gitmiyor saat dokuzu geçiyor. Çay da demledin üstelik koca bir demlik masan sandalyen var gazeten var sen burda ne yapıyorsun amca. En son can alıcı soruyu sordum mitci misin? 

Güldü hangi soruma bilmiyorum ama ben en soruma gülmüş olduğunu düşündüm öyle olsun istedim eğer ona gülmediyse büyük bir sorun var demekti. Oğlum ben emekli bir adamım çocuklarım beni huzur evine bıraktılar evde rahat edemezmişim herkes ise gidiyormuş benimle ilgilenecek kimse kalmıyormuş çektim çıktım kapıyı bir hafta huzur evinden çocuk gibi ordakilar huzur evi Anaokulundan beter hayattan beklentileri kalmamış çünkü dedim Tahsin sen burada on güne ölürsün kaç çıktım gittim TCDD ye buradan emekliyim ben kaç yıl çalışmışım burda ki müdürler falan hepsi tanır beni genç kuşak bize uğramadı Allah'tan yoksa şuan kimse tanımazdı beni burda evimdeki gibi
Dedim böyle böyle anlattım bana is lazım kalacak yer lazım iş olmasa da olurda kalacak yer için para lazım dedim heyecanlıyım evden kaçmış çocuklar gibi görsen tahsin amca öyle şeymi olur gel bizde kal benim hanim sana bayılıyor biliyorsun ikimizde Babamız gibi görüyoruz seni biliyorsun diyenler bile oldu sağ olsunlar zaten siz olmasanız baba olduğumu unutacağım dedim kibar şekilde geri çevirdim bir insana yük olduğunu hissetmek aşk acısından ağırdır evlat yeri geldi mi dedi hemde sen bunu hiç düşünmüyorken anladıysan bide offf offf


Müdür beyle konuştuk bana burayı söyledi bu istasyon yazlık istasyon yazın yoğun olur Doğu Expresi geçer burdan kışın kimse gitmez tabi kar buz iki günlük yol ama yazın güzel olur gelsen görsen. Bende işte burda hem kalıyorum hem burayı açıyorum eski bilet gişelerinin orda odam var Allah'tan küçük ısıtabiliyorum gece burası buz gibi oluyor görsen gazeteyi de çocuklar getirir sabah abonesidir burası ben pek gazete okumam sevmem herkesin derdi herkesinden büyük bilirim yarıştırılmasını hazmedemem bizde de yapılan hep bu oğlum işte bende böyle bulmacayla radyoyla geceleri kitaplarımla arada yazarak geçinip gidiyorum.
Şaşkınlıktan ağzı bir karış açık amcayı dinlerken dalıp gitmiştim ben bitirdiyse de lafı onu ilk gördüğümdeki düşündüklerim geldi aklıma genel kanım geldi bu yaşlı amcalara kendimden bir kez daha utandım artık kötü olduğuma inanmaya başladım ki... duydumdu ki unutmuşsun çalmaya başlayınca kendime geldim sudan çıkmış balık gibi çırpınınca bardağı devirdim düştü kırıldı  hiç kızmayacak olsun oğlum diyecek neden camdan yapıldıklarını hiç anlamam zaten her gün bende kırıyorum bir tane neredeyse bardak kalmadı diyecek dedim içimden. Baktı amca bana gülümsedi cennete gider dedim içinden Allah kendinden uzak tutmaz onu bu mükemmel gülüşle. 

Olsun oğlum cam bu kırılır bende kırıyorum arada dedi 
Tamam dedim bende iyi insan olmaya başlıyorum. 
Teşekkür ederim Tahsin amca dedim adını da hiç sormak aklıma gelmedi sen söylemesen gelmezdi de af edersin bende feyyaz dedim
İsimler önemsizdir oğlum biz doğmadan bize verilen şeylerdir elinde olmadan sahiplenirsin mecburdursun.
Ne kadar haklı diye düşündüm ben bu ismi seçmedim hemen o anda değiştirmeye karar verdim. Sonra döndü senin baban insancıl adammış Feyyaz koymuş adını daha ne istiyorsun benimde oğullarımın adı metin ve ali dedi sence insancıl adamışsın dedim gülüştük radyoda hep emel Sayın çalıyordu ben şaşırdım amca nasıl oluyor bu dedim bu kaset dedi emel Sayın eskiden Eminönü'nde doldurtmuştum çok severdim halada severim dedi. Rüyalar Gerçek Olsa çalarken amca çay dedi olur dedim.
Zamanı durduğuna inandığım o insanlar neredeydi bilmiyorum ama ben bugün o insanları yanımda istiyordum bugün öğlen hiç olmasın burada amcayla sonsuza kadar oturalım istiyordum rica etmek istiyordum onlardan bir seferlik diye.

Amca geldi dumanı üzerinde iki Çayla saat 10 olmuştu çaldı istasyon saatlerini hep sevmiştim uzaktan tabi resimlerden onlardan birini istiyordum kim yapıyorsa öğrenmeliydim gidip dokunmak istedim ne kadar yüksek olduğunu görünce vazgeçtim amca şekerli unuttum alıp geleyim dedi 
Otur sen Tahsin amca dedim ben alırım giderken nerde diye seslendim hemen tezgahın önünde görürsün dedi buldum hemen zaten aldım döndüm bu sefer istediğim kadar şekerli içecektim çayımı sevindim. Küçük şeylere hep sevinirim çocukluğumdan beri hayatımdaki büyük şeyleri kaybettiğimden.
Benim kadar şeker attı oda amca ne yaptın der gibi baktığımı görünce feyyazım bakma öyle bende ne şeker var ne kolesterol ne romatizma turp gibiyim biraz kalbim kırık o kadar bir şeyler yazdığı belliydi amcanın daha dün gece şiir yazdığına iddiaya girerdim. Olsun amca be dedim insan kalbi kırık olmadan yaşadığını anlamakta güçlük çekiyor kimi zaman ondan Kurtulmuş oluyoruz biz en azından. Gülümsedi cennetin kapıları açıldı yine ben içeri bakmadım kötüydüm hala.




devamı haftaya.. sık geçen karşılıklı konuşmaları düzenlemek oldukça zor olduğundan böyle yazıyorum başta biraz düzgün devam etsemde sonra yoruldum yazmaktan daha zor bir iş kesinlikle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder