6 Eylül 2014 Cumartesi

siz nasıl ölmek istersiniz?

Bir hızlı bir yavaş yürüyerek, altı boş kaldırım taşlarının sesleriyle geceyi bölüyordu. Tam bu sokakta, çok değil bir kaç gün önce, arkadaşı evine giderken yol kenarındaki inşaattan kafasına cam blok düşüp ölmüştü. Aklına o geldi birden. Tam da o yerde durdu,  yukarıya doğru baktı, kimseler yoktu. Aklından onca şey geçti. Şuan kafasına bir cam blok düşmesi dahil. Ama hiçbiri olmadı. İnsanın, kafasından bir şeyler geçirip, oturduğu yerden onların gerçekleşmesini beklemesi çok garip değil mi? Olur belki bazen ama mutlaka kötü şeyler olur, iyi şeyler emek ister.

Şimdi burdan sonra eve gidecekti. Geçip koltuğuna oturacak ve kara büyücünün karşısında bir vakit vicdanının ayarlarıyla oynayıp, tarafını seçmeye mecbur bırakılacaktı. Herkes taraf olmalıymış böyle bir dünyada. Dünya'yı tanıyan kimseler üzerine çok düşünmüşler belli. Ama bu bildiğimiz iyinin kötünün savaşı değil. Güçlü ve zayıfın savaşı her şey gibi bu da değişti. Ve insanlar tarafını seçmek konusunda eskisi kadar çok düşünmüyor.

Daha fazla duramadı. Ordan ayrıldı. Her an bir cam blok altında can verebileceği korku tünelinden. Birkaç sokak ötede ki evine varana kadar hayatta kalmak için, serengeti kırsalındaki av hayvanları gibi gözünü dört açmalıydı. Bir çatı uçardı belki kafasına, belki freni boşalmış bir kamyon karşısında. Ölümlerden ölüm beğenme şansı dahi verilmiyordu bu ülke insana.

İnsan böyle bir olay yaşadıktan sonra, bütün bu ihtimalleri istemeden de olsa düşünüyor, sanki sende onun gibi saçma bir şekilde ölecekmişsin gibi geliyor. Ve bu ölümler çoğunlukla insanı ölümden korkmaya teşvik edecek cinsten oluyor. Ölümden korkmak ve böyle bir hayatı kabullenmek ise delilik sayılmalıydı.

İkinci sokakta sigarasını yaktı. Bu hep böyledir, alışkanlıklarına bağlıdır. Sigarası tam apartman kapısının önünde biter ve o da kapının kenarındaki çöpe atardı. Bu düzenli bir insan olduğunu düşündürmesin size. Yalnızca takıntıları var. Kapalı alanda sigara yasağından beri böyle.

Evin sokağındaki büfenin önünden geçerken içeri baktı. O yok. Bu saatte hala açık. Abisi var kasada. Cam bloklu inşaatın arsasını satan abisi. "Kardeşin senin yüzünden pisi pisine gitti lan" demek geçiyor içinden. Sonra vazgeçiyor.  Ne alaka lan cevabı alması muhtemel. İnsanlar o kadar ince düşünmüyor. Bir kaç bira alsam mı acaba derken kendine geliyor. "Böbrek taşı böbrek taşı dedin gömdün her gece. Düştü sonunda. Daha ne habire bira bira" diye kendini azarladı. Bu oyalanma yüzünden sigarası sokağın ortasında bitti. Sokağa çöp atmayı hiç sevmez. Ama yere atıp şöyle ayağının ucuyla iyice eziyor. Sokarım çevresine, benim hayatımı bok götürüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder