7 Eylül 2014 Pazar

Eylül*

Henüz Eylül'ün başındayız
her şey sanki yeniden var olacak ve tekrar yok olmaya doğru yolculuğuna başlayacak gibi geliyor
bir diriliş olarak sonbahar hiç uygun değil
sonbahar isminden de anlaşıldığı gibi sonların mevsimi
ama iyi ama kötü biten şeylerin
son istasyona gelmiş bir tren
toplanmış mısır tarlaları

kimsenin gücünün yetmeyeceği şeyler var hayatta
üstelik bu öyle zamanı durdurmak falan değil
ütopyalar zaten hiç uğramıyor masamıza
birini sevmek ve onun da seni sevmesi gibi küçük şeyler
birbirine geçmiş sonsuz doğrunun kesiştiği noktalar gibi üst üste gelmesi iki kalbin koca evrende

çocuklar gibi ağlayası geliyor insanın böyle şeyleri mütemadiyen diledikçe
ve çocuklar gibi ağlıyor insan çoğu zaman bunları düşündükçe
ne borcumuz var ki dünyaya yükünü taşıyoruz şu incecik omuzlarımızda
ne istesek sırtını dönüyor görmezden geliyor bizi
ama bizim ne haddimize felegin çarkına çomak sokmak

yaşayıp gidiyoruz iki büklüm, tepe taklak
günlerin hesabını tutuyoruz bazen
bazen kendi haline bırakıyoruz her şeyi
denize yatar gibi sırt üstü
kaldırma kuvveti daimi midir?
aklımızın ucundan geçmiyor
ve unuttuğumuz ne varsa o uzun günlerin sonunda yakalıyor bizi
hayatın bitmek tükenmek bilmeyen öfkesi hayrete düşürüyor

ben düştüğümle kalıyorum, hayat ezip geçtiğiyle
beni, birtek sigara izmaritine karşı koyamayan küle dönmüş ormanlar anlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder