13 Şubat 2014 Perşembe

Gökkuşağından yollar

Resimler yapardım küçükken okula daha başlamamış yaşımı sağ elimin tüm parmaklarını açıp rahatça gösterirken. Beş derken kendimden emin. Yazı yazmaya hiç meraklı değildim ismimin bile benim için varoluşu seslerden ibaretti bir kez olsun ismimi yazsana dememiştim kimseye. Hem pek düzgün kalem tuttuğumda söylenemez o zamanlarda.
Tabi bunların yanında birde beni resme iten mutlaka rengarenk boya kalemleri olmuştur. Rengarenk deyince öyle çok zannetmeyin altılıdır en fazla on iki yada. neden daha fazla değil bilmiyorum belki çocukluğumdan bu kadar yetercilikten, belkide imkansızlıklardan. İmkansızlık kelimesi ne kadarda uzak oysa o  yaşta aklıma. Ne kadar da yasak masumiyetime neyse. İşte böyle başlıyor resimle hikayem çizdiğim dağ çizdiğim ev sağ tarafındaki nehir üzerindeki köprü hep aynı. Sonradan çizmeyi öğrendiğim martılar bile. Sürekli bir tekrar halinde kusursuza yaptığım yolculuk. Yarım kaldı. Artık hiç resim yapmıyorum. Aldığım aferinlerin zaman boşluğunda kaybolup gitmesinden beri. Tek önemsediğim görüşün geçmişin uzak bir köşesinden el salladığı günden beri. Çizgiler uzak bana. Artık mutlu bir hayatın imkansızlığını görüyorum. Nehrin mavi sularının kuruduğunu daha kurumadan köprünün altından çokça aktığını biliyorum. Martıların dağlarda olmadığını.
hiç deniz görmeden ölen insanların cennete gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Ve bu şansı yitirdiğim için üzülmüyorum. Niçin cennete gittiğimi sorduğumda deniz kıyısında ki insanları gösterecek olduklarını düşündükçe denizi kucaklıyorum adım adım maviye bulanıyorum.
Cennet diyorum çünkü bütün güzel insanlara ölümün yakışmadığını biliyorum. Bütün ölümlerin erken, erken ölümlerin tarifsiz olduğunu. Cennet diyorum başka türlüsü güç umuda tutunuyorum oysa umut kızgın demir, kor ateş yanıyorum farkında değilim, farkına varıyorum bütün kapılar kapalı. Bütün sesler kesilmiş kalbim bir onun sesi var neden diyorum bu sessizlik duruyorum. Eğer oda sussun istiyorsanız istiyorsanız ki herkes kendi içinde boğulsun kendi yalnızlığına gömülsün rüzgarlı bir sonbahar akşamı. ben razıyım bunada boynum bükük boynum kıldan ince, keşke biri kılıcını indirse.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder